Üzgünüz ancak sözlüklerimiz cümle çevirisi yapmamaktadır.
WordReference sadece çevrimiçi sözlükler sunmakta olup çeviri yazılımı hizmeti sağlamamaktadır. Lütfen kelimelerin her biri için arama yapın (aşağıda üzerlerini tıklayabilirsiniz) veya daha fazla yardım için sorunuzu forumlarda paylaşın.
Aradığınız tam cümleyi bulamadık.
"same" için olan girdi aşağıda gösterilmektedir.
Ayrıca bakınız:
in |
the |
vein
WordReference English-Turkish Dictionary © 2025:
Temel Çeviriler adj (identical) aynı s. We go to the same place for our holidays every year. Tatilimizi her sene aynı yerde geçiriyoruz. the same adj (unchanged) hiç değişmemiş, aynı s. Laurie still looks the same after all these years. the same adj ([sb] : same one) (kişi ) aynı s. The same man designed the Eiffel Tower and the armature for the Statue of Liberty. the same pron (same person, thing) aynısı, aynı, tıpkısı zam. tıpkısının aynısı zam. She chose the same as I did. O da benim seçtiğimin aynısını seçti. the same adv (equally) aynı derecede, eşit ölçüde, eşit olarak z. A mother loves all her children the same. the same as expr (saying two things are similar) aynısı olmak f. Withholding the truth is the same as lying. same interj informal (showing agreement) aynen ünl. ben de ünl. "I'm so tired I could fall asleep at my desk." "Same."
WordReference English-Turkish Dictionary © 2025:
Bileşik Şekiller: all the same expr (even so) buna karşın, buna rağmen z. yine de z. Max promised to change, but all the same I decided to end the relationship. at the same time adv (simultaneously) aynı anda z. aynı zamanda z. It was fortunate that we both arrived at the same time. at the same time adv (in unison) hep birden z. hep birlikte z. We all screamed for more ice cream at the same time. at the same time adv figurative (all the same) ama aynı zamanda z. lakin edat I really like my colleague, but at the same time I wish he'd work harder. be the same as [sth/sb] vtr (be identical to) (bir şeyin ) aynısı olmak f. The blouse that I wore was the same as my sister's. Christmas dinner was the same as always: ham, potatoes, and salad. by the same token expr (similarly) aynı şekilde z. benzer şekilde z. bunun gibi z. hors d'oeuvre, n French (food: appetizer) meze i. ordövr i. If you fill up on hors d'oeuvres, you will have no room left for dinner in the same boat expr figurative, informal (in a similar situation) aynı durumda olmak f. aynı şartları paylaşmak f. If you're struggling to keep up with technology, don't feel bad; lots of us are in the same boat. in the same breath adv figurative (at same moment) aynı zamanda, aynı anda z. The Prime Minister denies climate change and advocates carbon tax in the same breath. in the same way, expr (similarly) aynı şekilde z. She never cooks that dish in the same way, so it is different every time. It's all the same to me expr informal (I have no preference.) benim için farketmez, bana göre hava hoş ünl. You can stay or leave; it's all the same to me. just the same adv informal (even so) yine de, buna rağmen edat Although Davina probably won't mind, just the same we ought to ask her before we borrow her bike. just the same adj informal (exactly alike) birbirinin aynı s. aynısı s. Are those new boots? Ed has a pair that are just the same. much the same adj (very similar) hemen hemen aynı, neredeyse aynı s. I will use much the same method as George did to make these changes. much the same adj (unchanged) hemen hemen aynı, neredeyse aynı s. değişmemiş s. The doctors say he is in much the same condition as yesterday. My hometown looks much the same as it did when I left 10 years ago. of the same mind adj (having a similar opinion) aynı görüşü paylaşmak, hemfikir olmak f. We've reached a consensus. The whole committee is of the same mind on this issue. one and the same n (same person or thing) aynı kişi i. aynı şey i. At the end of the story, the boy and his twin were revealed to be one and the same! pretty much the same adj informal (very similar) hemen hemen aynı s. çok benzeyen s. It hardly matters which candidate you vote for; they're all pretty much the same. pretty much the same adv (unchanged from earlier) hemen hemen aynı z. değişmemiş olarak z. The state of the patient's health has stayed pretty much the same. stay the same vi (not change) aynı kalmak f. değişmemek f. very same adj (exact or identical) aynısı olan, tam aynı s. At 15 Jacques enrolled at the very same school that his late father had attended.